Rakım serinin bu bölümünde Van Gogh’un odasına misafir oluyor. Usta ressamın yatağına uzanmış, gözlerini kapatmış, sevdiği kadının siluetini rüyasında kovalıyor. O rüyaların içinde, renkler daha yumuşak, gölgeler daha anlamlı; sanki her şey bir tabloya dönüşmek için bekliyor.

 Van Gogh ise pencerenin yanındaki sandalyesinde, fırçasıyla tuvale eğilmiş, bir kavuşmayı bekler gibi,  güneşe bakışlarını çeviren ayçiçeklerini tuvale aktarıyor. Belki de sarının bu kadar sıcak, bu kadar canlı oluşu Rakım rüyalarından süzülüp geliyor.

O an odada zaman bükülüyor ve birinin hülyaları diğerinin fırça darbelerine karışıyor. İşte kimi ilham, bir bakışla, kimi ise bir yabancının rüyalarıyla bezeniyor. Van Gogh’un Ayçiçekleri de işte böyle bir misafirliğin sessiz armağanı oluyor.